Avrupa Merkez Bankası’nın ardından ABD Merkez Bankası Fed’in de faiz indirimine gitmesi Türkiye’nin de faiz indirimine gidebileceği beklentisi yarattı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise enflasyonun seyrine göre bir patika çizileceğini açıklamıştı. Reel sektöre ilişkin öncü göstergeler ekonomide sert daralma sinyalleri şeklinde yorumlanıp krediler tarafında düzenlemeler yapılınca ilk faiz indiriminin bu sonbahar geleceğini beklentisi artmıştı.
Fakat eylül ayı enflasyonu beklentilerin üzerinde gerçekleşince hesaplar şaştı. UBS, BBVA, Barclays gibi küresel kuruluşlar faiz indiriminin 2025’e ertelenebileceği tahmini yaptı. TBMM Plan ve Bütçe Komiyonunda sunum yapan TCMB Başkanı Fatih Karahan, “Bu ay içinde topladığımız verilerden ulaştığımız sayı yüzde 2,5. Piyasa beklentisi ise yüzde 2,2. Beklentimizin biraz üzerinde geldi TÜİK enflasyonu. İşlenmemiş gıda fiyatları bu ay beklentimizin üstünde geldi. Burada oynaklık oldukça yüksek. Birkaç aydır oldukça düşük geliyordu işlenmemiş gıda. Bu ay biraz yüksek geldi” dedi. Eylül ayı enflasyonu ise yüzde 2,97 olarak hesaplandı. Hem piyasa hem TCMB’nin beklentisinin üzerindeki veri faiz indirimi beklentilerinin ötelenmesinde etkili oldu.
Konkordato ve çekler tarihsel oranın altında
TCMB Başkanı Karahan, TBMM’de yaptığı sunumun ardından vekillerin sorularını yanıtladı. Konkordato, karşılıksız çekler ve takibe düşen alacaklara işaret eden vekiller ekonomik kriz yorumu yapınca Karahan, “Finansal stres altındaki firmalar faaliyetlerine devam ederken ödeme kolaylığı elde etmek için konkordato talebinde bulunabiliyor. Burada verileri takip etmek çok kolay değil çünkü konkordato ilan eden firma sayısı aynı firmanın birden çok ilan vermesi nedeniyle aslında çok daha düşük, ilan sayısından oldukça düşük. Ama onun dışında işte bunlara oran olarak bakmak gerekiyor, hem konkordatolara hem takibe düşen alacaklara, kredilere hem çeklere, çek senetlere, karşılıksız ödemelere. Bunlara baktığımızda oransal olarak bir miktar yukarı yönlü hareket olsa da – kriz olarak nitelendirilmişti birisi tarafından, onu tam hatırlayamadım – böyle bir durumun söz konusu olmadığını, bütün bu verilerin tarihsel ortalamaların oldukça altında olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
İlk tahmin eden DÜNYA oldu
Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın reel kesimdeki durumun krize işaret etmediğine yönelik tespiti ve eylül ayı enflasyonunun beklentilerin üzerinde gelmesi, para politikasındaki sıkı seviyelerin bir süre daha korunacağına işaret ediyor. Buna göre kasım ayında yapılması beklenen ilk faiz indirimi gelecek yıla kalabilir. BloombergHT’nin aktardığına göre, UBS ekonomisti Gyorgy Kovacs’ın kaleme aldığı raporda, “TCMB’nin gevşeme döngüsünün 250 baz puan indirimle Kasım ayında başlayacağını düşünmeye devam etsek de bugünkü açıklamanın ardından TCMB’nin gevşemeye daha geç başlama riski arttı.
Faiz indirimi Aralık 2024 veya 2025 yılının başına sarkabilir” ifadeleri yer aldı. BBVA’nn Türkiye raporunda da, “Yıl sonunda enflasyonun yüzde 43’e düşmesini bekliyoruz. Bu da TCMB’ye temkinli indirim için sınırlı bir alan oluşturabilir. İlk faiz indiriminin Aralık ayında olmasını bekliyoruz. 250 baz puanlık indirimin ardından gelecek yılın ilk yarısında kademeli indirim olabilir” denildi. Barclays’ten Ercan Ergüzel ise, “Kasım ayında 250 baz puanlık faiz indirimi beklentimiz devam ediyor. Ancak ekim ayında aylık enflasyon yüzde 2’nin üzerinde gerçekleşirse Merkez Bankası ilk indirimi aralık veya ocak ayına öteleyebilir” mesajı verdi. Morgan Stanley de kasım ayında Türkiye’de faiz indirimi ihtimalinin zayıf olduğunu bildirdi. JPMorgan, daha önce ilk indirimin kasımda yapılacağını öngörürken yeni beklentisini ocak olarak değiştirdi. DÜNYA gazetesi 2 Ekim 2024 günü attığı manşette enflasyon beklentilerinde ayrışmaya dikkat çekerek faiz indiriminin ertelenebileceği tahmin etmişti.
“Yabancının kazandığı da oldu kazanamadığı da oldu”
TCMB Başkanı Karahan, TBMM’de vekillerin sıcak sermaye akımları ile soruları üzerine detaylı bir değerlendirme yaptı. Karahan, “Öncelikle, ‘carry trade’, sıcak para. Kavramsal olarak ‘carry trade’in neolduğunu iyi tanımlamak lazım. Bir de miktarını iyi bilmek lazım ki yani böyle ‘İşte, altı aydırbütün ekonomi sıcak para üzerinden dönüyor’ gibi değerlendirmeler deoluyor. ‘Carry trade’ dediğiniz faiz oranı belli olan bir paradır. Yabancı yurtdışından gelir, dövizini bozdurur, belli bir vadesi vardır -diyelim ki üçay – üç ay sonra o belirli olan faizi alır ve çıkmak isterse, yenilemekistemezse de geldiği yabancı para birimine döner. Dolayısıyla kazancı buaradaki kur hareketine de bağlıdır. Kur oynaklığı baktığımızda kısa vadedeson dönemde arttı, herhangi bir şekilde kur garantisi vermemiz zaten söz konusu değil. Orada görülen faiz yabancının kârı olarak düşünülmemeli. Geçmişe de baktığımızda dönem dönem tabii ki bu tarz yatırımlarda yabancıların çok kazandığı da oldu, kazanamadığı da oldu, zarar ettiği de oldu; bu yatırımın doğasında var” diye konuştu.
“Sıcak para ihtiyacımız yok”
“Bunun dışında miktarı küçük. Yani swap bakiyesi tabii ki dönem dönem değişiyor ama hiçbir zaman 20 milyar doları geçmedi; 16 -17-18 milyar dolar civarında geziyor günlük ve haftalık hareketlere göre” bilgilerini veren Başkan Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rezervim izin seviyesini bugün açıkladım; 157 milyar dolar. 16 -17 milyar dolar burada oldukça düşük bir rakam olarak kalıyor. İkincisi de cari açığın seviyesini de zaten sunumumda gösterdim, o da 20 milyar dolar. Bir sonraki ay yani bu ayın açıklanan verisiyle 15 milyar dolara inmesi bekleniyor. Yıl sonunda da yine o civarlarda, 20 milyar doların altında olacak. Geçen seneye göre oldukça düşmüş durumda yani 60 milyar dolara yaklaşan bir görünümden söz ediyorduk. Ekonominin çevrilmesi için sıcak para ihtiyacı kesinlikle söz konusu değil. Bunu verilerle net bir şekilde söylemek istedim. Buna ihtiyacımız yok ama tabii ki yatırımcı dönem dönem buraya yatırım yapabilir. Burada da bir döngü vardır.”
“İnanırlarsa daha kalıcı olurlar”
Karahan ayrıca, “Yurt dışından gelen sermaye nasıl olur? İlk başta sizin de ‘carry trade’ nitelendirdiğiniz sıcak para olarak gelir; enflasyon görünümü iyileştiğinde, enflasyonun düşeceğine inandığında, tabii ki para politikası duruşunun da buna uygun şekilde ayarlanacağına inandığında tahvile girer yani çıkmak yerine tahvile girer. Tahvile de önce kısa vadede girer; iki yıl, sonra beş yıla uzatır, çok inanırsa on yıla uzatır. Kalıcı fiyat istikrarı yani dezenflasyon sürecinde bu yaşanır. Bu, bütün ülkelerde olan bir şeydir, bize özgü bir şey de değil. Son olarak da kalıcı fiyat istikrarına inandığında ve onun gerçekleşmesine yakın bir dönemde de daha kalıcı yatırım olarak, doğrudan yatırım olarak da gelir. Biz de bu sürecin içindeyiz. İlk başta, birkaç ay önce geldiğim izde, tabii, yatırımların daha yüksek bir kısmını ‘carry trade’, sıcak para olarak nitelendirebilirdik ama son dönemde tahvile girişlerin arttığını görüyoruz. Son dönemde gelen paranın çok daha fazla bir kısmı tahvile geliyor” mesajları verdi.
Citibank’tan Mısır ile karşılaştırmalı Türkiye analizi
Yabancıların swap pozisyonunda 27 Eylül haftasında yüklü girişler devam etti. 29 Mart-27 Eylül döneminde ise carry trade tarafında birikimli girişler 29,7 milyar doları buldu. Carry trade işlemlerini Mısır ile karşılaştırmalı olarak analiz eden Citibank, güçlü TL’nin Türkiye’ye girişleri riske attığını da belirtti. Bankanın Kuzey Afrika, Levant ve Orta Asya Başkanı Omar Hafeez’e göre, Türkiye’nin ortodoks para politikalarına geçişi yatırımcılar tarafından memnuniyetle karşılanmasına rağmen, Türk lirasının göreceli gücü, ülkeye büyük portföy girişlerini engelliyor olabilir. Hafeez, sabit getiri yatırımcılarının Türkiye’ye olumlu baktığını ancak girişlerin bankanın beklediği seviyelere ulaşmadığını söyledi. Hafeez, Dubai’de Bloomberg’e yaptığı açıklamada bunun bir nedeninin “Mısır’da yaşananların aksine Türk lirasının gerektiği ölçüde hareket etmemesi” olabileceğini söyledi.
TCMB: Uygulanan konut kredisi standardında gevşeme
TCMB’nin bankaların 2024’ün üçüncü çeyreğine ilişkin değerlendirmeleri ile 2024’ün son çeyreğine ilişkin beklentilerini içeren “Banka Kredileri Eğilim Anketi” yayımlandı. Ankete göre, bu yılın üçüncü çeyreğinin alt kırılımları incelendiğinde, tüm kredi türlerine uygulanan standartlarda sıkılaşma gözlendi. Bu yılın üçüncü çeyreğinde tüm bireysel kredi türlerine uygulanan standartlarda sıkılaşmanın devam ettiği görülürken, yılın son çeyreği için bankaların beklentisi, konut kredilerine uygulanan standartların gevşemeye başlayacağı, taşıt kredilerine uygulanan standartlardaki sıkılaşma seyrinin sona ereceği, diğer bireysel kredi türlerine uygulanan standartlardaki sıkılaşma seyrinin ise devam edeceği yönünde oldu. 2024 yılının üçüncü çeyreğinde, konut ve diğer bireysel kredi talebindeki azalış seyri yerini artışa, taşıt kredi talebinde bir önceki çeyrekte görülen artış ise yerini tekrar azalışa bırakırken, son çeyrek için bankaların beklentisi, konut ve diğer bireysel kredi talebindeki artışın devam edeceği, taşıt kredi talebindeki azalışın ise tekrar artışa döneceği yönünde oldu.