Türkiye ekonomisi yıl sonuna yaklaşırken iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, “2024 Biterken Ekonomide Artılar ve Eksiler” başlıklı yazısında ekonomi gündemindeki önemli başlıkları masaya yatırdı. Eğilmez, enflasyon ve döviz kurlarındaki güncel durumu, büyüme ve işsizlik oranlarını, hazine nakit dengesini ve Merkez Bankası rezervlerindeki gelişmeleri derinlemesine ele aldı.
Yazısında enflasyonun uzun süredir Türkiye ekonomisi için çözülmesi gereken bir sorun olarak öne çıktığını belirten Eğilmez, “Yarım yüzyıldır enflasyonla mücadele sürüyor, ancak oran yüzde 2-3 düzeyine indirilemedi” dedi.
2021’deki “faiz sebep, enflasyon sonuç” politikasının enflasyonu artırdığına değinen Eğilmez, “2023 Haziran’ında rasyonel yaklaşımlara dönülerek faiz artırımıyla enflasyon denetim altına alındı” diye hatırlattı.
Döviz kurlarının yüksek faizle sabit kalmasının maliyet enflasyonu üzerinde olumlu bir etkisi olduğuna dikkat çeken Eğilmez, yüksek faizlerin özellikle mal talebini düşürdüğünü, ancak hizmet talebinin kayıt dışı ekonomi ve yaşam pahalılığı nedeniyle güçlü kalmaya devam ettiğini belirtti.
Eğilmez, “Yaşam pahalılığı, konut, araba, beyaz eşya fiyatlarının yüksekliği nedeniyle bu tür malları satın alma umudu kalmayanlar, harcamalarını kafeler, lokantalar gibi alanlara yönlendiriyor” diye ekledi.
Büyüme ve işsizlik konularına da değinen Eğilmez, büyüme oranının 2024 yılında yavaşladığını ancak işsizliğin beklentinin aksine fazla artmadığını belirtti.
Eğilmez “Yüksek faiz politikası büyümeyi baskılarken işsizlikte beklenen düzeyde bir yükselme olmaması olumlu” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ekonomisinde döviz hesaplarındaki oranın düşüşe geçtiğine de değinen Eğilmez, bu durumu Merkez Bankası’nın faiz artırma politikasıyla ilişkilendirdi. Eğilmez, “Merkez Bankası faizi düşürürse döviz talebinin yeniden artma ihtimali göz ardı edilmemeli” ifadesini kullandı.
Eğilmez, Merkez Bankası rezervlerinde görülen artışı olumlu bulsa da rezervlerin büyük ölçüde döviz girişine bağlı olduğunu ve bu durumun gelecekte faiz düşüşüyle hızla değişebileceğini vurguladı.
Son olarak cari açığın ekonomik büyümenin gerilemesiyle kapanmaya başladığına dikkat çekerek, “Cari açık kapanırken büyüme oranının düşmesi bu açığın kalıcı bir çözümle kapanmadığını gösteriyor” şeklinde yorum yaptı.