Almanya teknik resesyona girmekten kıl payı kurtuldu

Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Euro Bölgesi’nde yükselen enflasyona karşı artan faiz oranları Alman şirketlerin yatırım yapma arzusunu frenlerken, Çin ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya’dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi Avrupa’nın en büyük ekonomisinin resesyondan uzaklaşmasını zorlaştırıyor. Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya’da, bir zamanlar oldukça başarılı olan ‘Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et’ başlıklı iş modeli artık işe yaramıyor.

 Yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,2’lik büyüme

Alman ekonomisi, 2 yıllık durgunluk döneminin ardından yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,2 büyümeyle teknik resesyona girmekten kıl payı kurtulmuştu. Bununla beraber ülke ekonomisi, özellikle bölgedeki diğer ülkelere oranla daha büyük öneme sahip imalat sektöründeki kalıcı zayıflık nedeniyle kırılganlığını koruyor.

Ülke ekonomisinde faizlerin yükselmesi, ekonomiye güvenin azalması ve alışılmışın dışındaki yüksek enflasyon ortamında tüketicilerin satın alma gücünün düşmesi sonucu talepte yaşanan durgunluktan olumsuz etkileniyor. Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verilerine göre, ekonominin büyümesinde önemli yeri olan sanayide üretim mayısta bir önceki aya göre yüzde 2,5 gerileyerek, son 2,5 yılın en kötü daralmasını kaydetti.

Destatis verileri mayısta ‘çoğu sanayi sektöründe’ düşüş eğilimi olduğunu gösterirken, özellikle otomotiv sektöründeki üretimin nisanda yüzde 4,5 yükselmesinin ardından mayısta yüzde 5,2 gerilemesi dikkati çekti. Almanya’nın ihracatı da Çin’in ithalatındaki gerilemenin etkisiyle mayısta aylık bazda yüzde 3,6 düştü.

ING Küresel Makro Araştırma Başkanı ve Almanya Başekonomisti Carsten Brzeski, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Özel tüketim zayıf kalmaya devam ediyor ve sanayi üretimi ivme kazanamıyor. Büyümenin ana itici gücü yine ihracat. Şimdilik iyimserliğe tekrar veda etmek için çok erken ancak Alman ekonomisinin toparlanmasının inatçı olmaya devam edeceği çok açık.” ifadesini kullandı.

İç ekonomideki toparlamna kısmen telafi edilebiliyor

Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, ülke ekonomisi için “Son piyasa duyarlılığı ve ekonomik göstergeler zayıfladı. Sanayide halen zayıf seyreden dış talep, iç ekonomideki toparlanma ile ancak kısmen telafi edilebilmektedir” değerlendirmesinde bulunurken, Ekonomi Araştırma Enstitüsü’nün (Ifo) açıkladığı İş Ortamı Güven Endeksi, haziranda 88,6 puana gerileyerek beklentilerin aksine azaldı.

Avrupa Ekonomik Araştırmalar Merkezi (ZEW) Ekonomik Güven Endeksi’nde ise Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) gelecekteki para politikasının netlik kazanmamasının etkisiyle temmuzda 11 ay sonra ilk kez geriledi. ZEW Başkanı Prof. Dr. Achim Wambach, Almanya’ya yönelik ekonomik beklentilerin bir yıldır ilk kez düştüğünü belirterek, mayıs ayında ihracatta beklenenden daha keskin bir düşüş yaşanması, Fransa’daki siyasi belirsizlik ve ECB’nin gelecekteki para politikasının netlik kazanmamasının bu düşüşe katkıda bulunan faktörler olduğunu kaydetti.

Ayrıca, inşaat ruhsatlarındaki düşüş de inşaat krizinin erken sona erdiğini göstermiyor. Bu yılın ocak-mayıs döneminde Almanya’da verilen yapı ruhsatlarının sayısı yıllık yüzde 21,5 geriledi.

Bundesbank’ın 2025 GSYH büyüme tahmini yüzde 1,1 oranında

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), ülke ekonomisine ilişkin ilk yarı yıla ait raporunda, Almanya’da bu yıl için takvim etkisinden arındırılmış Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüme tahminini yüzde 0,4’ten 0,3’e ve gelecek yıl için yüzde 1,2’den 1,1’e indirdi.

Bundesbank uzmanları, bu yıl ekonomide toparlanmanın Bundesbank’ın başlangıçta beklediğinden biraz daha yavaş olmasının muhtemel olduğunu, ülkede istikrarlı bir iş gücü piyasası ve kademeli olarak düşen enflasyonun var olduğunu hatırlattı. Uzmanlara göre ülkede, ECB’nin enflasyonu düşürmeye yönelik faiz artırımlarıyla yükselen borçlanma maliyetleri Almanya’da yatırım ve inşaat sektörü üzerinde baskı oluşturuyor. Enflasyonun uzun bir süre için ECB’nin yüzde 2 hedefinin üstünde kalması ise özel tüketimi baskılıyor.

IMF: Almanya’da ‘durgunluk’ devam ediyor

Euro Bölgesi’nin diğer büyük ekonomilerinde ekonomik büyüme Almanya’ya kıyasla daha iyi bir seyir izliyor. Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun temmuz sayısında Almanya’da ‘oldukça durgun’ ekonomik büyümeye ilişkin önceki tahminini değiştirmedi.

IMF, Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinden Almanya’nın büyüme tahminini sanayi üretiminde süregelen zayıflığı sebep göstererek bu yıl için yüzde 0,2 ve gelecek yıl için yüzde 1,3 olarak korudu. IMF, Fransa ekonomisine ilişkin büyüme beklentisini de bu yıl için yüzde 0,7’den yüzde 0,9’a çıkarırken, gelecek yıl için ise yüzde 1,4’ten yüzde 1,3’e indirdi. IMF, küresel ekonominin ise 2024’te yüzde 3,2 büyümesini bekliyor.

Hükümetten 5 alanda 49 önlem adımı

Alman hükümeti ‘Büyüme Girişimi-Almanya için Yeni Ekonomik Dinamikler’ adı verilen bir büyüme paketi ile ekonomiyi canlandırmayı hedefliyor. Paket, rekabetçiliğin güçlendirilmesi, bürokrasinin azaltılması, daha iyi çalışma teşvikleri, güçlü bir ekonomi için etkin bir finans merkezi ve yarının ekonomisi için verimli enerji piyasası gibi beş alanda 49 önlem içeriyor.

Pakette, Alman vatandaşları için gelir vergisi indiriminin 2025 ve 2026 yıllarında 23 milyar Euro’ya ulaşacağı öngörülüyor. Paket, şirketler için daha iyi amortisman koşulları ve genişletilmiş araştırma ödeneği de sağlayacak. Pakete göre, yabancı vasıflı işçileri Almanya’ya çekmek için iş gücü piyasasında teşvikler verilecek. Ayrıca yaşlıların daha uzun süre çalışması ve uzun süreli işsizlerin iş bulma olasılığının artması için mali teşvikler de sağlanacak.

Alman hükümetinin tahminine göre, paket 2025’te yaklaşık yarım puanlık bir ek büyümeye (GSYH’ya 26 milyar Euro katkı) yol açacak.

İşsizlik artıyor

Almanya’da işsiz sayısı, durgun ekonominin iş gücü piyasasını olumsuz etkilemeye devam etmesi nedeniyle haziranda bir önceki aya göre 19 bin kişi artarak 2 milyon 781 bine yükseldi. Ülkede mayısta yüzde 5,9 olan mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı ise haziranda yüzde 6’ya yükselerek, Mayıs 2021’den beri en yüksek seviyeye ulaştı.

Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt’ın şirketlere yeniden yapılandırma hizmeti sağlayan Falkensteg verilerine dayandırdığı haberine göre, 2024’ün ocak-haziran döneminde yıllık cirosu 10 milyon Euro’nun üzerinde olan 162 şirket iflas başvurusunda bulundu. Böylece, iflas eden orta ve büyük ölçekli şirketlerin sayısı 2023’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 41 arttı. Söz konusu iflasların yeniden yapılandırma uzmanlarının yılın başında bekledikleri yüzde 30’luk artışı önemli ölçüde aşması dikkati çekti.

Yılın ilk yarısında iflas eden şirketler arasında Münih merkezli Avrupa’nın üçüncü büyük tur operatörü FTI, büyük mağaza zinciri Galeria ve moda şirketi Esprit gibi önde gelen isimler de yer alıyor. Emlak şirketleri, otomotiv tedarikçileri ve makine mühendisliği şirketleri iflaslardan özellikle etkilendi. Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya’da artan iflasların nedenleri arasında Covid-19 salgının etkileri, enflasyon, artan enerji ve malzeme maliyetleri ve zayıflayan talep gösterildi.

Çin etkisi

Çin, son 8 yıldır Almanya’nın en büyük ticaret ortağı olurken, iki ülke arasındaki ticaret hacmi geçen yıl 253 milyar Euro oldu. Alman kamuoyu, 2022’de Rusya’ya olan enerji bağımlılığının enerji kriziyle sonuçlanmasının ardından Çin’e olan ekonomik bağımlılığı tartışmaya devam ediyor.

Çin, başta Alman otomobil üreticileri olmak üzere Alman şirketleri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin’deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor. Dahası Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin çoğunluğunun Çin’den geldiği belirtiliyor. Çin’in Alman ekonomisi için önemini vurgulayan Alman iş dünyası da ‘Çin olmadan yapamayacakları’ uyarısında bulunuyor.

Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Çin’de borç seviyesi ekonominin istikrarına ilişkin korkuları körüklerken, herhangi bir krizin Alman mallarına olan talebi düşürmesi bekleniyor. Öte yandan, ABD’nin, Almanya’ya Çin merkezli Telekom şirketlerin ekipmanlarını kullanmaktan kaçınması için uzun süredir baskı uyguladığı dikkati çekerken, Alman hükümeti de Çinli tedarikçilerle ticareti sekteye uğratmadan ve Pekin’in tepkisini çekmeden nasıl bir yol izleneceği konusunda uzun süredir devam eden bir anlaşmazlık yaşıyor.

Başa dön tuşu