İş ve ekonomi dünyasının önde gelen isimleri OVP’yi değerlendirdi

Genel olarak, programın ortaya koyduğu öngörüler olumlu yorumlanırken, finansmana erişim, öngörülebilirlik, enflasyon hedefi, kur ve ihracatçı açısından beklentilerin karşılanıp karşılanmayacağı konusu en önemli başlıklar arasında yer aldı.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu: OVP’de finansmana erişimin kolaylaştırılması önemli

“Orta Vadeli Program’ın (OVP) uygulan­ma sürecinde, finansmana eri­şimin kolaylaş­tırılması başta olmak üzere, re­el sektörün sesi­ne daha fazla kulak verilmesini ve kamu özel sektör istişaresinin artırılmasını önemli görüyoruz. İş dünyası olarak temel beklenti­miz finansal istikrar, öngörüle­bilirliğin artması, enflasyonun tek haneye düşürülmesi, sürdü­rülebilir büyüme ve yapısal re­formlara öncelik verilmesi. Bu­gün açıklanan OVP, enflasyonla mücadele, öngörülebilirlik ve sürdürülebilir büyüme için önemli bir yol haritası sunmak­tadır. Bizler de, iş dünyası olarak, ülkemizin hedefleri doğrultu­sunda tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan: Enflasyon ve büyüme tahminlerinde tutarsızlık var

“OVP yılları için konulan büyüme oranlarını bu enflasyon hedef­lerine ulaşılma­sında biraz iyim­ser bulduğumu­zun bilinmesini isteriz. Çünkü OVP’de 2025-2027 arası enflas­yon tahminleri ile büyüme tah­minleri arasında bir tutarsızlık bulunmaktadır. Enflasyonla mü­cadeleye halkın güvenmesi çok büyük önem taşırken bu tür tutar­sızlıklardan kaçınılması gerekti­ğini, sağlıksız bir yüksek büyüme yerine; ekonominin gerçekleriyle uyumlu, sürdürülebilir nitelikli bir büyümenin hedeflenmesi ge­rektiğini düşünüyorum.

Türki­ye’nin uzun vadeli istihdam ihti­yaçlarını gözeten eğitim politika­larının da artık OVP’lerde yön belirleyici bir şekilde bulunması gerektiğinin altın çizmek isteriz. Kabul etmek gerekirse geçtiğimiz yıl açıklanan OVP, hedeflerini önemli ölçüde tutturması açısın­dan toplumsal bir referans olmuş­tur. Umuyoruz ki bu OVP de karar­lılıkla uygulanacak. Böylece geçen yıldan gelen olumlu motivasyon­la, kredisini güçlü bir şekilde ko­ruyacak bir OVP dönemi daha ya­şayacağız.”

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: OVP terazisinin iş dünyası kefesini ihmal etmemesini istiyoruz

“Türkiye’nin kapsamlı bir ekonomik prog­ram yürüttüğü bu dönemde, OVP’nin güncel­lenmesi proaktif bir yaklaşım. Bu­nunla birlikte OVP’nin ‘denge­lenme programı’ olarak ilerleme­sini ve terazinin iş dünyası kefesi­ni ihmal etmemesini istiyoruz. Farkındayız: Ekonomik progra­mın uygulama sürecinde sıra zor kazanımları elde etmeye geldi. Kalıcı düşük enflasyona ivedi şe­kilde ulaşılması önemli. OVP he­deflerinin yakalanmasının bir ayağı topyekûn kararlılık ise diğe­ri de bugünkü programda sıkça vurgulandığı gibi yatırım ortamı­nın süratle iyileştirilmesi.

Yeni Türkiye ekonomisi hikâyesinin temelleri, mutlaka reel sektörün eliyle atılacaktır. Bu nedenle özel­likle KOBİ’lerin, ayakta kalmak için finansman imkânlarının art­masına, üretimlerini güçlendire­cek şekilde yatırım koşullarının revize edilmesine ihtiyacı var. Bir kere daha ifade etmeliyiz ki; enf­lasyonla mücadele ederken üre­tim, ihracat, istihdam ekosistemi­ni korumayı ihmal edemeyiz. Özel sektörün nefesi güçlü olmalı ki he­deflerimizi gerçekleştirebilelim. OVP hedeflerinin yakalanması­nın önemli ayaklarından biri, kur politikasının gerçekçi olmasıdır.

2025 sonrası kur ve enflasyon ara­sında bir korelasyon öngörülmüş olmakla beraber, 2024 için öngö­rülen kur, ihracatçıyı ve ihracata çalışan sektörleri ciddi şekilde zorlamaya devam edecektir. Bu durumun ithalatı artırarak cari dengede bir risk oluşturmaması için gerekli tedbirlerin alınacağı­nın beklentisi içindeyiz.”

ASO Başkanı Seyit Ardıç: Hedeflere ulaşmak için topyekûn hareket etmeliyiz

“Belirlenen stra­tejik adımlar, son dönemde bozulan makro­ekonomik den­genin yeniden tesis edilmesine katkı sağlaya­caktır. Özellikle fiyat istikrarının sağlanması için kapsamlı ve koordineli bir yakla­şım olumlu olacaktır. Parasal sı­kılaşma, mali disiplin ve yapısal reformlar, istikrara giden yolda ülkemizin temel politikası ola­caktır.

Sanayide sektörel dönü­şüm sağlanarak yüksek katma değerli üretim yapısına geçişin hedeflenmesi, sanayicilerimizin rekabet gücünü yükseltmeye, dış pazarlara erişimini kolaylaştır­maya, üretim, istihdam ve ihra­catımızı artırmaya katkı suna­caktır. Ülkemizin OVP’de belirle­nen hedeflere ulaşabilmesi için topyekûn hareket etmeliyiz. Sa­nayicimizin üretme azmini kır­madan bu hedeflere hep birlikte ulaşabilmek için uygun koşullar sağlanmalıdır. Programın kararlı bir şekilde uygulanması, makro­ekonomide istikrarın sağlanma­sında oldukça önemli olacaktır.”

TİM Başkanı Mustafa Gültepe: Yeni OVP ihracatımız için son derece önemli

“İhracatçıları­mızın yaşadığı sorunları her platformda dile getiriyoruz. Bir önceki OVP’ye göre 3 yıllık pe­riyodun topla­mında 13 milyar dolarlık bir hedef düşüşü var. Bu arzu ettiğimiz bir tablo değil. İh­racat ailemizin yaşadığı sorunla­rın net bir göstergesi olan bu ra­kamları iyi okumamız gerektiği­ne inanıyorum. Diğer yandan dış ticaret açığı noktasında prog­ramda önemli bir iyileşme öngö­rülüyor. Özellikle ithalatta bekle­nen düşüş bir önceki OVP’ye göre 71 milyar doları aşıyor. Toplam dış ticaret hacmi de bu eksende negatif yönde revize edilmiş du­rumda. Büyüme hedefimiz kıs­men gerilerken, enflasyon bek­lentisi ise yükseldi. İşsizlik oran­larında da bir iyileşme mevcut. Yeni OVP yine ihracat ekseninde şekilleniyor. Bu alanlarda atıla­cak yeni adımları heyecanla bek­liyor, açıklanan programın ülke­mize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.”

MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı: OVP hedefleri, öngörülebilirliği artıracak

“Parasal sıkılaş­ma politikası­nın olağan bir sonucu olarak büyüme bek­lentilerinin 0,5’er puanlık aşağı yönlü re­vizyonlarının yanı sıra enflasyon beklentileri­nin bizim de tahminimize para­lel şekilde yukarı yönde revize edilmesi, fiyat istikrarının sağ­lanmasının önümüzdeki dö­nemde de önceliğimiz olması gerektiği noktasında ciddi işa­retler sunmuştur. Önümüzdeki döneme ilişkin belirlenen temel politika alanları ve bu politika­lara yönelik uygulama araçları, başta üretim, yatırım ve istih­dam olmak üzere, reel sektörün birçok kararına doğrudan tesir edecektir.

Bilhassa makroeko­nomik ve finansal istikrarın ka­lıcı hale getirilmesi, kamu mali reformlarının hayata geçirilme­si, beşeri sermayenin güçlendi­rilmesi ve iş gücü piyasasının et­kinleştirilmesi, iş ve yatırım or­tamının iyileştirilmesine devam edilmesi ve ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasına yö­nelik yapısal reformların olabil­diğince hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi, iş dünyasının temel beklentisidir. MÜSİAD ola­rak OVP kapsamında ortaya ko­yulan hedeflerin ekonomimize yönelik belirsizlikleri azaltaca­ğına, öngörülebilirliği artıraca­ğına ve böylece ülkemizin pozi­tif büyüme yolculuğuna Türkiye Yüzyılı’nda da hız kesmeden de­vam edeceğine yürekten inanı­yoruz.”

EOSB Başkanı Nadir Küpeli: Enflasyonda kalıcı düşüş, büyümede devamlılık bekliyoruz

“Açıklanan OVP ile enflasyonda realist hedefler ve kalıcı bir dü­şüş öngörülmüş. Programı hata­sız bir şekilde uygularsak gö­rüldüğü kadarıy­la 2025’te enflasyonda düşüş sü­recek ve 2026 yılında enflasyonda tek haneyi görebileceğiz. Bu hepi­mizin beklediği ve tüm halkımı­zın arzu ettiği bir sonuç. Ülkemize kaynak girişini ve yabancı serma­ye yatırımlarını daha fazla arttı­rabilirsek, bu açıklanan hedeflere çok daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşabileceğimize inanıyorum. OVP kapsamında enflasyonla mücadele ederken bilhassa üre­tim, ihracat ve istihdamı dengeli bir şekilde korumalı ve destekle­meliyiz. Özel sektöre olan finan­sal destekler artarak sürmelidir”

DEİK Başkanı Nail Olpak: OVP, daha makul hedeflere ve öngörülebilirliğe sahip

“Bugün açıklanan Orta Vade­li Programa baktığımızda; başta enflasyonla mücadele olmak üze­re dengesizliklerin olabildiğince giderilmesinin hedeflendiği, ön­görülebilirliği daha makul hale ge­tiren sağlıklı bir büyüme ve kal­kınma için gerekli alt yapının hazır­landığı bir çerçeve ile çok boyutlu bir yaklaşımla ele alındığını görü­yoruz.

Ana hatları ile geçen seneki programın devamı niteliğinde olan programda, enflasyon ve büyüme rakamlarında teknik bazı güncelle­meler yapılmış ki, bunların mevcut gelişmeler ve ekonominin şartları çerçevesinde yapılması gerekli olan düzenlemeler olduğu kanaatinde­yiz. Programın en önemli kazanı­mı ise 2026 yılı sonunda tek hane­ye inmesi hedeflenen enflasyon ola­caktır. İş dünyası olarak belirsizliği sevmediğimizi ve öngörülebilir or­tamın bizim için çok önemli olduğu­nu her fırsatta vurguluyoruz. Bu ne­denle programda, öngörülebilirliğin artırılmasının vurgulanması iş dün­yamız açısından değerli.”

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez: Hedefler için iş dünyasının güçlü olması gerekiyor

“Hükümetimizin enflasyonla mü­cadele çalışmalarını destekliyoruz. Bununla birlikte iş dünyasının da başta enflasyon olmak üzere üre­tim maliyetleri, döviz kuru, finans­mana erişim gibi temel sorunları­nı aşmak için desteğe ihtiyacı var. Türkiye bir ihracat makinesi. İhra­cat rekabet gücü ve imalat sanayi gücü açısından kesinlikle bölgemiz­de öne çıkıyoruz. Ancak yeni Orta Vadeli Program’daki (OVP) dolar/ TL seyrinde, geçmiş OVP beklenti­lerinin oldukça altında bir seyir var. Ekonomi yönetiminin hedefi döviz kuru düzeyini örtük biçimde belir­lemek değil, volatiliteyi azaltmak ol­malı. Aksi durumda ihracatçıları­mız üç yıl daha bu durumu yaşaması ihracatımıza ve yüksek teknolojili üretim hedefimize zarar verebilir. Hedefimiz, katma değerli üretim ve başta KOBİ’ler olmak üzere işletme verimliliğimizi artırmak olmalı. Bu­nun için de etki analizleri yapılacak uzun vadeli yatırım desteklerinin gündeme alınması gerekiyor. Cari açık ve yüksek enflasyon sorunları­nı orta-uzun vadede ancak bunlarla aşabiliriz.”

Dışyönder Başkanı Dr. Hakan Çınar: OVP ihracatçılara umut vermedi

“Hedefleri incelediğimizde daha re­alist rakamların yer aldığını görebili­yoruz. Ancak enflasyonun tek haneye düşürülmesi, yatırım, istihdam, üre­tim ve ihracatın artırılması hedefleri­ne ulaşılmaya çalışılırken Türk Lira­sı’nın değerini sürdürmesi ve dövizde önemli bir artış beklenilmemesinin ihracatçılar açısından hedeflenen maliyet seviyelerine ulaşmanın halen zor olacağı düşüncemi paylaşmadan edemeyeceğim. Zira ithalata ilişkin koruma önlemlerinden ziyade üreti­mi destekleyen teşvik ve tedbirlerin de daha fazla üzerinde durulması ve des­teklenmesi gerektiği kanaatindeyim. Enflasyonun düşebilmesi için büyü­me hedefinin aşağı çekilmesini bir ik­tisadi sonuç olarak değerlendirirken, özellikle ihracata yönelik üretimde en az 2025 sonuna kadar zor dönemin de­vam edeceğini düşünüyorum.”

Başa dön tuşu